Orta çağ sanatı birkaç geleneği birleştirdi. Bizans'ta varlığını sürdüren klasik Batı ve Doğu Avrupa'nın yanı sıra İslam ülkelerine yayıldı. Klasik mirasın bir başka önemli unsuru Hristiyanlıktı. Orta çağ boyunca sanat neredeyse tamamen dinsel nitelik taşıdı. Romanesk ve Gotik akımlarla gelişen yeni ve bağımsız üsluplar zamanla Geç Gotik'ten Rönesans'a geçiş sağladı. Dolayısıyla, orta çağ kültürel çöküşün değil, dönüşümün yaşandığı bir dönemdi.
Orta Çağ Sanatı – Bizans Sanatı ve Romanesk Üslup
Klasik geleneğin varlığını en yaygın sürdürdüğü yer Bizans İmparatorluğu olmuştur. Sanatsal üsluplar bölgelerle sınırlı kalırken, Romanesk, Avrupa genelinde geçerli ilk üslup oldu. Bizans İmparatorluğu 4. ve 8. yüzyıllar arasında kendine özgü bağımsız bir üsluba kavuştu. "İkon" denen kutsal aziz resimleri belir kurallara göre yapılmaya başlandı. Hükümdarın yanı başında azizlerin resmedildiği görkemli duvar mozaikleri Bizans sanatının çarpıcı örneklerini sunar. Bu mozaiklerde amaç kişileri aynen tasvir etmek değildi. Resme konu olan şahsiyetlerin şanı ve yüceliği yansıtılarak, cennetteymiş gibi görünmeleri sağlanırdı.
Bizans eserleri Ortodoks Hristiyanlığın ağır bastığı Doğu Avrupa ülkelerinin dinsel sanatı üzerinde kalıcı bir etki bıraktı. Bu bölgede ikon ressamları hâlâ eski kurallara uyar.
Manastır Okulları
Dinsel sanat eserleri Avrupa'nın başka kesimlerinde de yaratıldı. Manastırlar sanatsal yaratımın merkezleriydi. Scriptorium'larda sanatçılar pahalı yazmaları antik modellere dayalı resimlerle bezerdi. Ne var ki, bu çalışmalarda özgün sanat eserleri yaratmak ya da bir mekan duyusu uyandırmak gibi bir kaygı yoktu. Yazma kitapların kapakları çoğu kez fil dişi ya da altınla süslenirdi.
Romanesk
Romanesk üslubun 1000'lerde ortaya çıkışıyla birlikte, heykeltıraşlar müstakil heykeller yontmayı bıraktı. Artık çalışmalar binaların, özellikle de kiliselerin ana kapıları ve iç mekanlarıyla bağlantılıydı. Bunlar Latince ayin metinlerini okuyacak ya da anlayacak durumda olmayan kilise müdavimlerine Hristiyanlığın temel ilkelerini aktarmaya yönelikti.
Resimli Yazmalar
Kodeksler kitap formatıyla ciltlenmiş parşömen ya da kağıt yapraklardı. Kilise 4. yüzyıla ruloların yerini alan bu yeni aracı dinsel eserleri korumak ve çoğaltmak için kullandı. Her manastırda yazma nüshalarının elle çıkarıldığı scriptorium denen yazı odaları vardı.
Bu yazmalar bazen metnin içinde ya da kenarına, bazen ayrı sayfalara işlenen süslü ya da figürlü minyatürlerle bezenirdi. Bu bezemelerde çoğu kez varak kullanılırdı. Kitap kapakları ise değerli taş, altın ya da fil dişiyle süslenirdi.
Güzel sanatlar açısından yazmaları resimlemek son derece önemliydi. Kolay taşınan kitaplar aracılığıyla sanatsal hünerleri kısa sürece geniş çevreye ulaştırmak mümkündü.
Orta Çağ Sanatı – Gotik
Gotik üsluba yönelen sanatçılar doğaya yakın benzerliği, kalıpçılığı ve etkileyiciliği yakalamaya çalıştılar. Anonimlik sıyrılmaya ve artık adlarıyla tanınmaya başladılar. Yaklaşık 12. yüzyıl ortalarında Fransa'da mimarinin bir parçası olan yeni heykel formlarının ortaya çıkması, arkaik Romanesk üsluptan hafif ve ince hatlı Gotik üsluba geçişi getirdi.
Daha önce yalnız hükümdarlar ve kilise sanat eserleri sipariş ederken, onlara ticaret, ticaret ya da tefecilik yoluyla zenginleşmiş şehir seçkinleri de katıldı. Bağışçı portreleri ve mezar heykelleri kalıcı iz bırakma eğiliminin ifadesiydi. Dilenci tarikatlar Meryem Ana'ya saygıyı yaygınlaştırdı. Kıyamet ve İsa'nın dirilişiyle birlikte Meryem figürü sanat ana temalarından biri haline geldi. 14 yüzyıla doğru müstakil heykeller belirlemeye başladı.
Fresklerden Paso Resimlerine
Haçlı seferlerinin etkisiyle 12. yüzyıldan itibaren Bizans sanatının ve klasik geleneğin unsurları Orta ve Güney Avrupa'ya ulaştı. Bizans mozaikleri daha önce özellikle Venedik ve Sicilya'da büyük etki bırakmıştı zaten.
Bizans modelleri İtalyan pano ve fresk resimlerine ilham verdi. 14. yüzyıl başlarında Duccio di Buoninsegna (1255-1318) ve Giotto di Bondone (1267-1337) gibi sanatçılar, asıl belirleyici özelliği yüzlerine ve giysilerin betimlenmesi olan "Yunan-Bizans tarzı"ndan etkilendiler. Daha kapsamlı doğallık ve bireysellik yaratmaya çalıştılar. Özellikle Giotto alışılmış altın sarısı zemin yerine kullanarak, resimlerine derinlik verme çabasına girdi. Bu nedenle Rönesans'ın öncülerinden biri sayılır. 14. yüzyıl ortalarından itibaren, altar parçaları ve ibadet tabloları için duvar resimlerinin yerine ahşap pano resimleri ağırlık kazandı.
Gotik kiliselerde sütunlar ve tonozlar dışında duvar resimleri için pek yer bulunmadığından anıtsal vitray pencereleri ortaya çıktı. İstisna örnekler arasında Giotto'nun Asisi ve Floransa'daki fresk çevrimleri ile Pietro Lorenzetti'nin (1320-1348) Siena Halk Sarayı'ndaki duvar resimleri vardı. Bunları yeni mekan çerçevesi ve canlı sahneleri 14. yüzyılın ikinci yarısında izlenecek yolu gösterdi.
Saray Üslubu
Alpler'in kuzeyine düşen Bohemya, Fransa ve Flaman Burgonya'da 1400 dolaylarında ince ve şık Gotik "saray üslubu" gelişti. Bu üslubun tipik özelliği, S kıvrımlı ve bol giysili Meryem Ana figürüydü.
Tipik dinsel eserlerin yanı sıra daha seküler kitaplar da resimlerle bezenmeye başlandı. Kitap resimleme manastırlarla sınırlı olmaktan çıkarak kentlerdeki atölyelere de taşındı. Örneğin, Limburg kardeşler 1416'da Berry dükü için bir ibadet kitabı resimledi. "Très Riches Heures du Duc de Berry" adlı bu kitabı süsleyen minyatürler, hikaye anlatma tutkusunu, doğayı yansıtma keyfini ve ince ayrıntıların verdiği doyumu birleştirir.
Almanya'nın Geç Gotik döneminde Tilman Riemenschnneider ve Veit Stoss gibi sanatçılar son derece etkileyici ahşap oymalar yarattılar. Flaman ressamlar Robert Campin ve Jan van Eyck doğalcı resim üsluplarıyla Rönesans'ın habercisi oldular.
Kilit Bilgiler
Orta çağ sanatı ve dinsel içerikler yazımız bitti. Şimdi bazı ek bilgiler paylaşalım:
- Klasik
- Bizans olarak bilinen Doğu Roma İmparatorluğunda klasik sanat geleneği uzun süre ayakta kaldı.
- Romanesk
- Romanesk bütün Avrupa'ya yayılan ilk sanatsal üsluptu.
- Simge
- Simgeler ve alegoriler gerçek hayat tasvirlerinden daha önemli sayılırdı.
- Gotik
- Gotik üslup dışa-vurumcu, zarif ve deneylere açıktı.
- Gizlilik
- Orta çağ sanatçıları çoğunlukla isimlerini saklardı.
- İkon
- İkonlara tapınma Bizans'ta 8. ve 9. yüzyıllarda karışıklıklara yol açtı.
- Barbar
- Gotik ilk başlarda "yabancı", "bar`bar" anlamında küçük düşürücü bir kelimeydi.