Tarih boyunca sayısız yaratıcı insan Roma aşk tanrıçası Venüs'ten ilham aldı. Antik Yunan mitolojisinde önde gelen bir tanrı olan Afrodit'ten türetilen Venüs, Roma ibadetinin ve dolayısıyla zamanın sanatının merkeziydi. MÖ 2. yüzyıla ait Milo Venüsü tanrıçanın en bilinen heykeli olsa da en eskisi değildir; aslında bu onur efsanenin kendisinden de 20.000 yıl eskiye giden Willendorf Venüsü'ne ait.
20. yüzyılın başlarında keşfedilen bu küçük heykelciğe bir doğurganlık heykeli olduğu inancına dayanarak geriye dönük olarak Venüs adı verildi. Tarihçiler, arkeologlar ve bugün bu alandaki diğer uzmanlar Willendorf Venüsü'nün tasviri, amacı ve hatta kökenlerine dair güçlü bulgulara sahiptir. Dünyanın en gizemli heykellerinden Willendorf Venüsü hakkında daha fazlasını öğrenelim.
Willendorf Venüsü nedir?
Willendorf Venüsü, Avusturya'nın Willendorf kentinde keşfedilen 11 cm uzunluğunda bir oymadır. MÖ 30.000 ila 25.000 arasında yapıldığına inanılıyor ve bu da onu dünyanın bilinen en eski sanat eserlerinden biri kılıyor.
Kireçtaşından oyulmuş, dekoratif bir şekilde kırmızı toprak boyasıyla boyanmış olan heykelcik, çıplak bir kadını tasvir eder. Heykelciğin yüzü olmasa da başının tepesi örgülü bir saç modeli ya da örgü şapkayı andıran motifle süslüdür. Ayaklarının küçüklüğüne bakılırsa serbestçe durması gerekmediği ve taşınması ya da yatarak yerleştirilmesi gerektiği sonucu çıkarılır.
Bununla birlikte heykeltıraşın figürü yüzsüz bırakma kararından daha da büyüleyici olanı vücudunu tasvir etme şeklidir. Beden oranlarını abartarak cinsel üreme ve doğurganlıkla ilgili özellikleri vurguladı. Kasık bölgesine kasıtlı olarak dikkat çekti. Heykelciğin kasığı dahil bazı kısımlarında kırmızı toprak boyası izleri hala görülüyor. Heykeltıraş vücudun uzuvlar gibi üremeyen kısımlarına ise çok az ilgi gösterdi.
Sanatçı, figürün üst kollarını gövdesinin üst kısmı boyunca oymuştur ve göğüslerinin üzerinde duran alt kolları zar zor seçilir. Belirgin göğüsleri, yuvarlak karnı ve düzgün kalçaları nedeniyle zamanla birçok araştırmacı oymanın bir doğurganlık heykeli olduğuna karar verip "Venüs heykelciği" dediler.
Willendorf Venüsü nerede yapıldı?
Son bilimsel araştırmalar mikro-CT taramasıyla heykeldeki farklı tortu tabakalarını ortaya çıkarmıştır. İncelemelerde Jura Dönemi'nden kalan küçük deniz kabuklarına bile rastlandı. Heykelcik bir tortul kayaç türü olan oolit kayasından yapılmıştır. Bu oolit dairesel taneciklerden oluşur. Ooliti, Fransa-Ukrayna arasındaki 2.500 km'lik alandaki kayalarla karşılaştıran bilim insanları Willendorf Venüsü'nün 730 km ötedeki kuzey İtalya'daki Garda Gölü'nden geldiğini bulmuştur. Kaya örnekleri birbirinden neredeyse ayırt edilemezdir. Bu gerçek Willendorf Venüsü'nün güney Alplerden kuzeye getirildiği anlamına gelir. 730 km uzaklık Alplerin etrafından geçildiği düşünülerek bulundu.
Heykelin bu denli uzun ve meşakkatli bir yolculuk boyunca taşınmış olması onu kim taşıdıysa heykele çok değer verdiğini gösteriyor.
Willendorf Venüsü'nün keşfi
7 Ağustos 1908'de Johann Veran, bir Avusturya köyü olan Willendorf yakınlarındaki paleolitik bir bölgede kazılara katılırken minik heykeli ortaya çıkardı. Başta arkeologlar heykeli MÖ 10.000 civarına tarihlendirdiler. Bununla birlikte daha fazla çalışmayla giderek daha eski bir kökene rastlandı.
1970'lerde araştırmacılar, yaklaşık 20.000 yaşında olduğu sonucuna vardılar. Bununla birlikte, parçanın bulunduğu kaya katmanlarının 1990 yılındaki analizi MÖ 25.000 ila 30.000 yılına ait olduğunu göstermiştir.
Kökenleri hakkında çok az şey bilinmesine rağmen Willendorf Venüsü bugün bir bütün olarak sanat tarihinin en önemli ögelerinden biri oldu. Günümüzde Viyana'nın Doğa Tarihi Müzesi'nde sergilenir.
Venüs heykelcikleri nedir?
Bir Venüs heykelciği, Üst Paleolitik çağda hazırlanmış küçük bir kadın heykelciğidir. Birkaç cm'den metreye dek değişirler. Figürlerin kökenlerini çevreleyen ayrıntılar belirsiz olsa da çoğu tarihçi bunların ritüele hizmet ettiğine ve kadınlık, tanrıçalar ve erotizm dahil doğurganlıkla bağlantılı kutlu fikirlere dayandığına inanıyor.
Bugüne dek Avrupa ve Asya'da 144 doğurganlık heykelciği bulundu. Bu heykelciklerin hepsi Willendorf Venüsü'nün şehvetli özelliklerini paylaşmasa da, çoğu benzerdir. Bunun nedeni, Taş Devri sırasında, böyle bir görünümün doğal olarak bir kadının gebe kalmasıyla bağlantılı olması ve tam bir kadın vücudunun doğurganlıkla ilgilenen bir heykeltıraş için ideal bir konu haline gelmesidir.
Bu heykeli yapan insanlar, şişmanlık ve doğurganlık özelliklerinin oldukça arzu edildiği sert buzul çağında yaşadılar. Yani Paleolitik insanlar açısından bedende en önemli şeyler başarılı üreme ile ilgili olan göğüsler ve pelvik kuşaktır. Bu nedenle bu parçalar sanatçıların zihninde daha öndeydi.
1864'te ilk kez böyle bir heykelcik keşfeden amatör bir arkeolog olan Paul Hurault heykelciklerin cinsellik yüklü doğası nedeniyle onlara aşk, güzellik, arzu ve seks tanrıçası Venüs'ün adını verdi.
Bununla birlikte Hurault, fildişi heykeline Venus Impudique veya "utanmaz Venüs" adını vermekten geri durmadı. Klasik sanatta görülen ünlü Venus pudica pozuna bir sözcük oyunuydu. Ad kullanılmaya devam etti ve Willendorf Venüsü yaklaşık 50 yıl sonra ortaya çıkarıldığında benzer bir adlandırma yapıldı.