Yunan Tanrılarının Kökenleri ve İnsan Yaşamı

Antik Yunan mitolojisi, Orta Doğu ve Akdeniz dünyasındaki diğer kültürlerin etkisinde kalmıştır. Özellikle, Anadolu'daki Hitit ve Mezopotamya'daki Sümer kültürleri, Yunan mitolojisindeki bazı tanrıların ve mitlerin kökeninde etkili olmuştur.

Yazar Burcu Kara
Dionysos

Yunanlılar bu mitleri din olarak mı, eğlence olarak mı görüyorlardı? Bazı Yunanlılar için Olimposlulara ilişkin çoğu mitin dinsel anlamı vardı: Trajik dramlardaki mitler kesinlikle öyleydi. Fakat birçok mitte bariz melodram unsuru vardır. Mitler Yunanlılar için bazı durumlarda ahlaki eğitim, diğerlerinde ise eğlence görevi görüyordu. Sadakatsizlik, karılarının oyuna getirdiği kocalar, çocukların uygunsuz ilişkileri, kız ve erkek kardeşler arasındaki kavgalar, siyasi entrikalar ve iktidar mücadeleleri, günümüze kadar aile dramalarının yaratımında temel unsurlar olarak kalmıştır.

YUNAN TANRILARI VE İNSAN YAŞAMI


Zeus Ganymede'yi Neden Kaçırdı?

Zeus ile genç Ganymede'nin öyküsü, özellikle akıl hocası ile öğrencisi arasında olan türden bir ilişki ile bağlantılı olarak eşcinselliğin kabul gördüğü Yunan kültürünü yansıtır (New Yor Metropoliten Müzesi'nde sergilenen MÖ 485 civarına ait çömlek)
Zeus ile genç Ganymede'nin öyküsü, özellikle akıl hocası ile öğrencisi arasında olan türden bir ilişki ile bağlantılı olarak eşcinselliğin kabul gördüğü Yunan kültürünü yansıtır (New York Metropoliten Müzesi'nde sergilenen MÖ 485 civarına ait çömlek)

Yunan kültüründe eşcinsellik en azından hoş görünüyor, hatta bazılarınca kadın erkek arasındaki aşkın daha üstün bir biçimi olarak yüceltiliyordu. Özellikle söz konusu ilişki, genç bir adamla ondan çok daha genç bir delikanlı arasında, sadece cinsel arzularla güdülmeyip, adamın delikanlıya cinsellik dışı konularda doğru davranışları öğretmekten sorumlu olduğu bir ilişkiyse durum böyleydi. Mitoloji, sadece bu bakış açısını yansıtır. Zeus, Ganymede'vi Europa'yı, İo'yu ya da Leda'yı arzuladığı şekilde arzulamış, o yüzden onu baştan çıkarıp, Olimpos Dağı'nda sorumlu bir pozisyona getirmişti.

Tanrılar Arasında Başka Eşcinsellik Öyküleri Var mıdır?

Çoğunlukla ölçülü bir düzen ve mantık tanrısı olan Apollon, Hyacinth adlı bir delikanlıyı sevmişti. Çocuğa "erkeksi" atletik oyunları öğretirken, kendisi de Hyacinth'e aşık olan kıskanç Batı Rüzgârı tanrısı Zephyrus'un attığı disk yoldan saparak delikanlının kazara ölmesine neden olmuştu. Hylas isimli bir genci seven Herakles ve Patroklos'a olan sevgisi bazılarına göre eşcinsel bir nitelik taşıyan Akhilleus gibi kahramanlarla ilgili başka "kabul edilebilir" eşcinsel aşk öyküleri de vardır. Bu öyküler, belli parametreler dahilinde aynı cinse duyulan aşkın genel kabul görüşünü gösterir.

YUNAN TANRILARININ KÖKENİ


Olimpos Tanrılarının Kökeni Nedir?

Olimposluların çoğu, en azından MÖ 8. yüzyıldan beri var olduklarını gösteren Girit ve Miken'e ait Lineer B tabletlerinde listelenmektedir.

Olimposluların birkaçının kökleri muhtemelen Yunan ve Minos kültürlerinin öncesine dayanır. Anadolu'da geçmişi MÖ üçüncü binyıl kadar erken bir zamana uzanan Hurri-Hitit uygarlıklarının mitolojisi, Hesiodos'un anlattığı gökyüzünde savaş öyküsüyle paralellik gösteren bir savaş öyküsü içerir. Hurri mitinde baş tanrı Alalu, Anu (Gökyüzü) tarafından yenilgiye uğratılmış ve Yeraltı Dünyası'na sürülmüştür. Sonra Alulu'nun oğlu Kumarbi, Anu ile çarpışmış ve onun genital organlarını kesmiştir. Kumarbi'nin de kendisini yenip baş tanrı olan Zeus gibi yıldırımlı bir fırtına tanrısı olan oğlu Tessup vardır. Acaba bu öykü yüzyıllar boyu nesilden nesile geçip, Hesiodo tarafından Uranos (Gökyüzü), Kronos ve Zeus silsilesinin öyküsü olarak mı anlatılmıştır yoksa her iki öykü de babalarla oğullar arasındaki sonsuz mücadelenin ölümsüzler katında nasıl cereyan ettiğini mi konu alır? Ve bu mücadele de (Freud'a inanırsak insanlar arasında da bir şekilde süren) hayvanlar arasındaki ezeli egemenlik mücadelesinin bir dışavurumu mudur?

Afrodit, Artemis, Demeter ve Dionysos gibi birkaç tanrının kökenleri belirsizdir.

Afrodit'in Kökenleri

Çoğu bilim insanı, esas kültür merkezi doğu Akdeniz adası Kıbrıs'ta bulunan ve mitlerde Olimposlu bir ailenin çocuğu olduğundan bahsedilmeyen Afrodit'in, Yunan uygarlığına Doğu'dan geldiği konusunda hemfikirdir. Bu bilim insanları Afroditi, Ortadoğulu bereket tanrıçaları Sümer'deki İnanna'nın, Babil'deki İştar'ın ve Fenike'deki Astarte'nin Yunan versiyonu olarak görmüşlerdir.

Artemis'in Kökenleri

Artemis de, Doğu'da, muhtemelen Anadolu'da, MÖ 550'de bitirilen ve Antik Dünyanın Yedi Harikasından biri sayılan büyük Artemis Tapınağı'nın bulunduğu Efes'te (Selçuk, Türkiye) ortaya çıkmıştı. Anadolu'daki Artemis, bu tapınağın tamamlanmasından çok önce var olmuş ve herkesçe bilinen şekliyle göğsü ve midesi, geleneksel olarak meme şeklinde tanımlanan fakat birçok çağdaş bilim insanının boğa testisleri veya su kabağı olduğuna karar verdik leri şeylerle bezenmiş bir bereket tanrıçası olarak betimlenmiştir.

Meme, testis ya da su kabağı da olsa, Efes'teki Artemis, mitolojik olarak, aynı zamanda Anadolu'da tapınılan Frigyalıların ana tanrıçası Kibele dahil, diğer Toprak Analar ile bağdaştırılır. Yunanlılar onu da Olimpos ailesinin içine kattıklarında doğurganlık yönünü elinden alıp, bakire ava ve Apollo'nun ikiz kız kardeşi yapmışlardır.

Demeter'in Kökleri

Demeter de Dionysos gibi, zamanının çoğunu Olimpos yerine yeryüzünde geçiren bir tanrıydı. Esasen, Anadolu'daki Kibele ve Mısır'daki Hathor gibi çok daha eski Toprak Ana geleneklerinin Yunan versiyonudur. Demeter ile Dionysos "farklı" idiler. Gizemleri o kadar çok insanı cezbetmiştir ki, daha geleneksel Olimposlulara inananlar onlardan sakınmıştır. Bu, özellikle "yabancı" tanrı olarak görülen Dionysos için geçerliydi ki, muhtemelen de öyleydi.

ÖNEMLİ YUNAN GİZEM KÜLTLERİ


Dionysos'un Kökeni Neydi?

Ölen tanrılardan biri olup, yaşamı, tarımın mevsimsel döngüsünü temsil eden tanrı Dionysos
Ölen tanrılardan biri olup, yaşamı, tarımın mevsimsel döngüsünü temsil eden tanrı Dionysos

Dionysos, Olimposlulara sonradan eklenmiştir, bazen de o on ikinin arasında sayılmaz. Minoslular zamanından beri ona tapınılmıştır ve Lineer B tabletlerindeki listede mevcuttur. Ölen bir tanrı olarak, mitolojik refakatçileri ve muhtemelen Mısırlıların Osiris'i, Sümerlerin Tammuz ile İnanna'sı ve Adonis'in Fenike versiyonunda ataları vardı. Sarhoş edici içkiler ve taşkınlık ölçüsünde hareket özgürlüğü içeren Dionysos tipi "gizem" törenleri Yunan uygarlığında mevcuttur ve muhtemelen kaynağı Frigya'daki Attis ve Misir'daki Osiris gibi ölen tanrılarla ilgili benzer törenlerdi. Tanrıça Demeter ile bağlantılı Eleusis gizemleri gibi, Dionysos gizemleri de, Olimpos dinle bağlantılı şeylerin aksine, bir tür mistisizm hatta spiritüalizm içerirdi.

Dionysos Gizemleri

Dionysos gizemleri, Dionysos ve temsil ettiği yaşam durumlarına ritüel şeklinde tapınmayı içerir (törensel bir süreç içerisinde iç benliğin doğal esrik dışavurumuna izin verecek şekilde geleneksel örf ve âdetler ile tabulardan kurtuluştur). Bu süreç, şarap veya başka bir içkiyi, çılgın müziği ve olağan çekingenliklerin üstesinden gelecek çılgınlıkta dans etmeyi içerirdi. Bazıları, bunun sefahat âlemlerinde doruğa çıktığını söylerler. Gizemlerdeki geçit törenleri, tanrının penisinin simgesini taşımayı da içerirdi. Gizemlerin kaynağı, Mısır'daki Osiris dininin gizemi olabilirdi. Hem Dionysos hem de Osiris, yaşam-ölüm-yeniden doğuş süreçleri, mevsimsel ya da tarımsal örüntüleri yansıtan ve kişisel ya da toplumsal yenilenmenin bazen spiritüel ve hatta mistik alanlarına uzanan ölen tanrılardı.

Gizemler, ataerkil Olimpos dininin tamamen dışındaydı ve hatta kadınlarla köleleri de kapsıyordu fakat gizemlerin daha resmi olarak Kent Diyonizyası ile bağlantılı bölümü, MÖ 5. yüzyılda Eshilos'un, Sofokles'in ve Euripides'in tiyatro oyunlarını yazıp sahneledikleri festivaldi.

Eleusis Gizemleri

Dionysos gizemleri gibi, çok popüler olan Eleusis gizemleri de bazı bakımlardan doğanın süreçleriyle (tahılların ekilmesi ve biçilmesi) ve buna bağlı olarak ölümden sonraki yaşam ihtimaliyle ilgiliydi. Gizemlerin, Minos zamanındaki Girit'ten veya Mısır'daki İsis, Osiris ve Horus öykülerinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Kökeni ne olursa olsun, gizem kültünün, Erken Miken döneminde var olduğu görünmektedir. Gizem tapınağı, MÖ 1500 civarında Atina yakınlarında küçük bir kent olan Eleusis'de inşa edilmiştir. Gizli gizemler, Dionysos ayinlerindeki gibi, içkileri, tören alaylarını, müzik ve dansı ve belki de bir hayvanın kurban edilmesini içermekteydi.

Gizemlerin ardındaki efsane Demeter'in özellikle kızı Persephone'yi (Kore) kaybedişi, onu arayışı ve kızının geri dönüşü ile ilgili efsanesidir.

Hades Persephone'yi aldıktan sonra Demeter, Olimposlu akrabalarından ayrılmış, bütün dünyada kızını aramıştır. Eleusis'de görüntüsünü yaşlı bir kadın olarak değiştirmiş ve bebek prens Demophon'un hemşiresi olmuştur. Demeter her gece çocuğu tanrıların yiyeceği ambrosia yağı ile ovmuş ve ölümlülüğünü yakıp kül etmek için onu ateşe vermiştir; bütün bunlar ona ebedi hayatı vermek içindir. Fakat oğlunun yandığını görüp dehşete kapılan kraliçe onu ateşten çekip almıştır. O zaman Demeter, kim olduğunu açıklamış ve kendisi için Eleusis kentinde ölümden sonraki yaşama götürecek ayinleri insanlara öğreteceği bir tapınak inşa edilmesini istemiştir.

Eleusis ve Dionysos Gizemlerine Neden "Gizem" Denir?

Genelde gizem kültlerinde veya gizem dinlerinde olduğu gibi, bunlara "gizem" denir çünkü ritüel uygulamaları sadece üyelerin bildiği bir sır perdesi altında gerçekleştirilir. Eleusis ve Dionysos törenlerinin ayrıntıları, günü müjde bile bir dereceye kadar gizemli kalmıştır.

Klasik Dönemin En Popüler Mitolojik Kahramanları

Homeros destanlarının yanı sıra, Klasik dönemde popülerliğini koruyan üç kahraman öne çıkar. Bunlar Herakles, Theseus ve Perseus'tur. Bu kahramanların hepsi de, Joseph Campbell'ın kahramanlık monomitini tarif ederken ana hatlarını çizdiği arketipik kahramanın karakteristiklerine uyarlar. Hepsi de mucizevi bir hamileliğin ürünleridir, "tanrının oğullarıdır", babaları tanrılardır. Çoğu kültürün kahramanları gibi, her biri çocukken onları saf dışı bırakmak isteyen statüko sahibi insanlar tarafından tehdit edilmişlerdir. Her biri, canavarın öldürülmesini de içeren zorlu arayışlara girmişler ve hepsi de Yeraltı Dünyası'na inip geri dönmüşlerdir. Herakles, Theseus ve Perseus'a ilaveten daha kusurlu olmakla birlikte önemli bir kahraman da, Rodoslu Apollonius'un Altın Post arayışı ile ilgili destanı Argonotlar'ın kahramanı İason'dur.