1949'da Komünistlerin Avrupa ve Dünya genelinde daha da genişleme olasılığı, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer 11 Batı ülkesini Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nü (NATO) kurmaya teşvik etti. Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa'daki ona bağlı Komünist uluslar 1955'te rakip bir ittifak olan Varşova Paktı'nı kurdular. Neredeyse her Avrupa ülkesinin iki karşıt taraftan birine katılması Avrupa kıtasının II. Dünya Savaşı (1939-45) ile süre gelen siyasi bölünmesini resmileştirdi. Bu durum Soğuk Savaş (1945-91) ile devam eden askeri çatışmanın temeli oldu.
NATO'nun tarihi
Batı ülkeleri (Birleşik Devletler, İngiltere, Fransa ve diğer ülkeler dahil) ve Komünist Doğu bloğu (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği veya SSCB) arasındaki çatışma II. Dünya Savaş'nın (1939-45) bitimiyle susan silahların hemen ardından başladı. SSCB, savaş sırasında Nazilerden kurtardığı birçok ülkede Sovyet yanlısı hükümetlerin kurulmasını sağladı. Bunun üzerine ABD ve Batılı müttefikleri Avrupa kıtasındaki Komünist etkisinin genişlemesini engellemenin yollarını aradı. ABD 1947'de, "dost ulusların" savaştan zarar görmüş altyapılarını ve ekonomilerini yeniden inşa etmesi için Marshall Planı isimli diplomatik girişimi başlattı.
Biliyor musunuz? NATO'nun Soğuk Savaş döneminden sonra varlığını sürdürmesi ana planda yoktu. Ancak 1990'ların sonlarında Doğu Avrupa'dan yeni ülkelerin katılımı görüldü. Bu gelişme Rusya Federasyonu tarafından hoş karşılanmayınca Doğu ile Batı arasındaki gerilim Soğuk Savaş sonrasında da tırmandı.
Ertesi yıl meydana gelecek olaylar, Amerikan liderlerini Sovyetlere karşı daha militarist bir duruş benimsemeye sevk edecekti. Şubat 1948'de Çekoslovakya'nın demokratik hükümeti Sovyetler Birliği destekli bir darbe ile devrildi ve ulus sıkı bir Komüniste dönüştürüldü. Birkaç gün sonra ABD, Avrupalı müttefikleri ile yeni bir güvenlik anlaşması oluşturmak için toplantıya başladı. Berlin, II. Dünya Savaşı'ndan sonra Batı Müttefikleri ile Sovyetler arasında bölünmüş bir Alman kentiydi ve o yılın Haziran ayında SSCB, Berlin'in kara erişimini kesti. Bu durum ABD, İngiltere ve Fransa'yı Berlin'in kendilerine ait kısmına hava ikmali ile yardım sağlamak zorunda bıraktı. Güvenlik anlaşması girişimi artık aciliyet kazanmıştı.
NATO: Batı milletleri güçlerini birleştiriyor
Batı ülkeleri arasındaki tartışmalar, 4 Nisan 1949'da Kuzey Amerika ve Batı Avrupa'daki 12 ülkenin dışişleri bakanlarının Kuzey Atlantik Antlaşması'nı imzalamak üzere Washington'da bir araya gelmesiyle sonuçlandı. Her şeyden önce bir güvenlik anlaşmasıydı ve 5. maddede herhangi birine yapılacak askeri saldırının herkese yönelik bir saldırı olarak kabul edileceği belirtiliyordu. Belge Amerikan dış politikasında önemli bir değişikliği yansıtıyordu. ABD, 1700'lerden bu yana ilk kez güvenliğini, her iki dünya savaşının patlak verdiği Avrupa'daki ulusların güvenliğine bağlamıştı.
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün (NATO) özgün üyeleri Belçika, İngiltere, Kanada, Danimarka, Fransa, İzlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Portekiz ve Amerika Birleşik Devletleri'nden oluştu. NATO, Soğuk Savaş dönemi boyunca artan üye sayısı ile sonraki 40 yıl boyunca Batı'nın SSCB ve müttefiklerine karşı askeri omurgası oldu. Yunanistan ve Türkiye NATO'ya 1952'de kabul edildi. Federal Almanya Cumhuriyeti (Batı Almanya) 1955'te ve İspanya ise 1982'de kabul edildi. Örgüt içindeki rolünden memnun olmayan Fransa 1966'da NATO'ya askeri katılımdan çekildi ve 1995'e kadar dönmedi.
Varşova Paktı ile Komünist ittifak
Varşova Paktı'nın oluşumu, Batı ittifakının kurulmasından 6 yıl sonra gerçekleşmiş olsa da bir bakıma NATO oluşumuna bir yanıttı. Varşova Paktı'nın ana tetikleyicisi Batı Almanya'nın yeniden silahlanması ve 1955'te NATO'ya kabul edilmesiydi. I. Dünya Savaşı ve II. Dünya Savaşı'nın ardından Sovyet liderler Almanya'nın bir kez daha askeri bir güç haline gelmesinden endişelenmişti—ve esasında Soğuk Savaş'ın her iki tarafındaki birçok Avrupa ülkesinin de ortak endişesiydi.
Ancak 1950'lerin ortalarında ABD ve diğer bazı NATO üyeleri Batı Almanya'yı ittifakın parçası yapmayı ve sıkı kısıtlamalar altında ordu kurmasına izin vermeyi savunmaya başladı. Sovyetler, böylesine bir eylemin kendilerini yeni güvenlik düzenlemeleri yapmaya zorlayacağı konusunda uyardı ve öyle de oldu. Batı Almanya 5 Mayıs 1955'te resmen NATO'ya katıldı ve Varşova Paktı iki haftadan kısa bir süre sonra 14 Mayıs'ta imzalandı. İttifaka Arnavutluk, Bulgaristan, Çekoslovakya, Alman Demokratik Cumhuriyeti (Doğu Almanya), Macaristan, Polonya ve Romanya katıldı. 1989 ve 1990'da Doğu Avrupa'daki tüm Komünist hükümetlerin dağılmasıyla sona eren Soğuk Savaş'a kadar üyeler değişmeden kaldı.
NATO gibi, Varşova Paktı da üye ülkeler arasında koordineli savunma ile düşman saldırısını caydırmaya odaklanıyordu. Anlaşmada, SSCB'ye yarar sağlayan bir iç güvenlik bileşeni de vardı. İttifak, Sovyetlerin Doğu Avrupa'daki diğer Komünist devletler üzerinde daha sıkı denetim kurmasını ve pakt üyelerini özerklik arayışından caydırmasını sağlayan bir mekanizmaya sahipti. Örneğin, Sovyet liderleri 1956'da Macaristan'da ve 1968'de Çekoslovakya'da yaşanan isyanları bastırmak için askeri güç kullandığında eylemin SSCB değil Varşova Paktı tarafından gerçekleştirildiğini öne sürmüştür.